Elmas’ın Hikayesi,

Daha önce hiç ‘değer’ dediğiniz şeyin ne olduğunu düşündünüz mü? Hayır, sevdiğiniz birinin size değer vermesinden bahsetmiyorum. Sizin için hiçbir şey ifade etmeyen bir şeyin bir anda değerli olmaya başlamasından bahsediyorum, bunu hiç etraflıca düşündünüz mü daha önce?

Mesela, artık ihtiyaç duymadığınız ve atmayı planladığınız bir eşyayı ele alın, siz onu tamamen gözden çıkarıp çöpe attıktan kısacık bir süre sonra eminim ona hiç olmadığı kadar ihtiyaç duydunuz birden, değil mi?

Çok ilginç bir durum olduğuna katılıyorum, ama bence buradaki esas ilginçlik Murphy kanunları değil, ‘değer’ kavramının ihtiyaçla olan ilintisi.

İşte günümüzden yaklaşık 4 Bin yıl önce bazı akıllı insanlar elmasa ihtiyaç duydular. Ondan kolyeler, küpeler, boncuklar yapmak için değil. Süs eşyası olarak kullanacakları boncukları şekillendirmek için elmasa ihtiyaç duydular. Daha doğrusu, keşfettikleri bu yeni madenin inanılmaz derecede sert olduğunu fark ettiler ve elmasın sertliğini, süs eşyalarına şekil vermek için kullanmaya başladılar.

Elması bizim için değerli kılan ilk neden buydu. Kısacası elmas çok sertti ve onun bu kadar sert bir maden olması da bizim için değerliydi.

Dikkat ederseniz, size pırlantanın hikayesini vadettim, ama hep elmastan bahsediyorum. İşte elmasın pırlantaya dönüşmesi de elmasın modern döneme adım atmasıyla oldu. Yani yine bazı akıllı insanlar, onun sadece bir şeylere şekil vermek için kullanılacak sert bir araç olmasından öte çok daha değerli bir maden olduğunu fark ettiler ve elmasa şekil verip, en uygun şekilde kesip, onun parlaklığıyla, parmaklarını süslediler.

Elmasın Modern Dönemi, De Beers

1860 yıllarında, Kimberley, Güney Afrika’da ilk büyük ölçekli elmas madeninin açılmasıyla beraber elmasın modern hikayesinin ilk satırları yazılmaya başlandı. O bölgedeki ilk elması Orange River kıyısında buldular.

Daha sonra, bugün tüm kadınların hayranlık duyduğu bu özel cevherin esas hikayesi de De Beers kardeşlerin, Vooruitzigt çiftliğinde bulunan 8350 Carat ( Yaklaşık 11670 Gram) ağırlındaki elmas cevherinin bulunması başlattı. Bu kadar büyük elmasların bulunması, madencilerin odaklarını bir anda buraya çevirdi ve herkes elmas aramaya başladı.

1914 Yılına kadar 50 binin üzerinde madenci, bölgede 2722 kilonun üzerinde elmas cevheri buldu.

De Beers, 1860’lardan günümüze hala dünyadaki elmas madenlerinin yaklaşık %70’ini kontrol eden, en köklü firmadır. De Beers’le başlayan elmasın modern hikayesi, günümüzde üreticilerin bu hikayeye yeni satırlar eklemesiyle hala devam ediyor.

Her yıl hala yüzbinlerce aşık, bu eşsiz cevheri yani elmastan işleyip şekil verdikleri pırlantayı, aşklarının ışıltısı olsun diye parmaklarına takıyor.